Tam
EskidenYeniye
 

2007 kaos süreci Özel Harp işi

MİT´in Meclis Komisyonu´na gönderdiği ihbar mektupları, 2007´de ülkenin çok büyük tehlikeler atlattığını gözler önüne seriyor. Hatırlanacağı gibi, son kale gördükleri Çankaya´daki cumhurbaşkanlığı makamını AK Partili müslüman bir isme kaptırmak istemeyen aşırı laik çevreler, 2006-2007 arasındaki 1,5 senelik süreçte inanılmaz hareketlendi. Tespitlerimize göre, Danıştay saldırısı ile 27 Nisan muhtırasının da aralarında olduğu 29´dan fazla toplumsal kaos olayı o süreçte meydana geldi. O kaos dönemini hatırladığımızda 2006 tarihli ihbar mektuplarındaki iddiaların doğruluğu da görülüyor.

17.01.2013 10:33 MİT´in Darbeleri Araştırma Komisyonu´na gönderdiği ihbar mektuplarından şok bilgiler çıkmaya devam ediyor. AK Parti´nin 2002 sonunda iktidara gelmesiyle birlikte hazırlıklarını yapan cunta yapılanması, bir taraftan Balyoz, Sarıkız, Ayışığı ve benzer darbe planları ile yönetimi ele geçirme hazırlıkları yaparken diğer taraftan hükümeti beceriksiz göstermek ve toplumu darbe ister hale getirmek için Özel Harp Dairesi´ni (ÖHD) devreye sokmuş. Bir dış düşman işgali durumunda onu yıpratmak için görev yapması gereken TSK´ya bağlı bu dairenin, halkın çoğunluğu tarafından seçilen bir hükümeti, diğer deyişle o halk kesimini devirme yolunda toplumda kaos çıkarma amacıyla ne kadar geniş çaplı bir plan yaptığı, o dairede görevli vatansever bir subayın ihbarıyla ortaya çıktı. 2006-2007 cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde meydana gelen yoğun kaos olaylarını hatırlarsak bu ihbarın doğruluğu anlaşılır.

TSK içinden 2006´da MİT´e gönderildiği anlaşılan ihbar mektubu TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu´na ulaştı. Zaman gazetesinde bugün İbrahim Asalıoğlu tarafından kısmen yayınlanan ihbar mektubu ´Sayın Müsteşarım´ şeklinde başlıyor. (1) İmzasız ve tarihsiz ihbar mektubunu yazan kişi, Özel Kuvvetler Komutanlığı (Özel Harp Dairesi) mensubu olduğunu belirtiyor. İhbar mektubunda, ?Asıl amacım kurumu yıpratmak değil, bilakis TSK´nın arkasına sığınarak ona ihanet etmek isteyen vatan hainlerinin deşifre edilerek faaliyetlerinin engellenmesi gerektiğini düşünmekteyim. Özel Kuvvetler Komutanlığı maalesef ülkemizi yıkmak isteyen birtakım güçlere hizmet edenlerin oyuncağı olmaktadır. Bu kimseler ÖKK içinde gayri yasal gizli bir yapılanmaya girmiş olup yaptıkları, ´vatan elden gidiyor´ şeklindeki menfi propagandalarla birimimizdeki subay ve genç subaylarımızın beyinlerini yıkayarak şahsi menfaatleri doğrultusunda kullanmaktadırlar. Bir kısmı rütbe ve makam heveslisi, bir kısmı ise maddi menfaat beklentisi içinde olan bu hainler, kendileriyle aynı çizgide olan bazı üst düzey komutanlara bilgi desteği, (psikolojik harekat desteği) sağlayarak ülke genelindeki faaliyetleri yönlendirmektedirler.? ifadeleri kullanılıyor.

Mektupta, yasa dışı yapılanmanın aldığı kararlar 26 madde halinde sıralanıyor. İşte o 26 maddeden bazıları:

Toplum içine atılmış bulunan, Türk-Türk, Alevi-Sünni, laik-antilaik gibi kavramların başta basın ve yayın organları olmak üzere her türlü yöntem kullanılarak körüklenmesi ve bu sayede bölünmenin hızlandırılması.

Boğaz Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Bolu Dağı Tüneli, Yalova Feribotu, Karadeniz Sahilyolu gibi ülke içinde ve dışında büyük ses getirecek kritik yerlerde bombalar patlatılarak hükümete ve devlete olan güvenin sarsılarak kargaşa çıkarılması.

ADD ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği´nin yurt genelinde düzenlediği mitinglere hükümet kanadından kurumsal veya bireysel olarak sert tepki verilmesinin sağlanarak toplumda çatışma ortamının körüklenmesi.

Söz konusu mitinglerde esas olarak irticai örgütler tarafından yapıldığı izlenimi uyandıracak şekilde bombalı eylemler düzenlenerek olayların provoke edilmesi.

Bir taraftan Türkan Saylan, bir taraftan Tuncay Özkan, bir taraftan ise Bülent Arınç ve Abdullah Gül gibi isimleri eşgüdümlü olarak suikast veya suikast girişimleriyle toplumsal kutuplaşmanın artırılması.

Üniversite okuyan gençlerin karşı karşıya getirilerek çatışma ortamı yaratılması.

Haydar Baş ve bu gruba ait basın ve yayın organları tarafından AKP aleyhine yapılan söylemlerin artırılması.

İcra edilmekte olan Cumhuriyet mitingleri paralelinde 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarının Genelkurmay Başkanlığı tarafından Samsun merkezde olacak şekilde gerçekleştirilmesi ve Milli Mücadele´nin başlangıcına atıfta bulunularak ikinci milli mücadelenin başladığı yönünde mesajlar verilmesi.

Toplumda infial uyandıracak olayların planlanması ve gerçekleştirilmesi neticesinde, sokaklara dökülecek kalabalığa EMASYA birliklerinin kullanılması ve mevcut durum bahane edilerek mevcut hükümetin görevine son verilmesi.

Emine Erdoğan, Hayrünnisa Gül ve Münevver Arınç hakkında küçük düşürme propaganda tekniğine uygun olarak aşağılayıcı yazılar yazılması.

İrticai bir gruba mensup olduğu izlenimi uyandıran kişilerce Anıtkabir´e saldırı düzenletilerek kamuoyunda infial uyandırılması.

İmam hatip lisesi ve türban mağduru bayanlar kullanılarak provokatif açıklamalar yapmalarının, Türkan Saylan´a yönelik hakaret ve fiziki sataşmalarda bulunmalarının sağlanması.

Üniversite öğretim üyelerinin tamamına yakınının aynı anda Anıtkabir´de gösteri yaparak şeriat tehlikesini, Atatürk´e şikayet etmelerinin sağlanması.

Ekonomik istikrarın bozulması sağlanarak, hükümete olan güvenin sarsılması.

AKP içinden güçlü isimlerden kopmaların sağlanması.

AKP hükümetinin Karadeniz ve Kürt kökenli insanlardan oluştuğu için yatırımları da bu bölgelere yoğunlaştırarak ayrımcılık yaptıklarının vurgulanması.

Anneler Günü´nde Türkan Saylan ve Necla Arat önderliğinde Anıtkabir´e yürünmesi.

Kanaltürk Televizyonu´nda haber programı içinde yer alan Tayyip Erdoğan ile ilgili kukla gösterisinin CD ile çoğaltılarak Yeniçağ gazetesi ile bedava dağıtılması.

Ülkeyi gerekirse uluslararası sıcak çatışmalara sürükleyecek eylem planlarının tertip edilmesi. Böylelikle kamuoyuna askerin mevcudiyetinin bir kez daha vurgulanıp askerin harekat kabiliyetinin artırılması.

TSK´nın içinde hangi seviyede olursa olsun eylemleri desteklemeyen kişilerin resmi veya gayri resmi yollarla ikna edilmeye çalışılması, ikna olmadıkları takdirde çevresine veya kendisine gözdağı verilecek eylemlerde bulunulması.

BAŞBAKAN: SİZ ZANNEDİYOR MUSUNUZ Kİ BİZ BUNLARI HİÇ DUYMUYORUZ!

O kaos dönemini daha iyi anlayabilmek için olaylara biraz daha geriden bakmakta fayda var. 2002 sonunda iktidara gelen AK Parti hükümeti ilk yıllarında derin devletle mücadele etmedi. Ekonomik ve diğer yapısal değişikliklerle meşgul oldu. Başbakan Erdoğan´ın Balyoz planı medyaya ilk olarak yansıdığında söylediği, Siz zannediyor musunuz ki biz bunları hiç duymuyoruz. Ama biz işimize baktık. Ne yazık ki onlar da işlerine baktılar sözünü hatırlayalım. AK Parti iktidara gelir gelmez Ergenekon örgütünün ve TSK içindeki uzantılarının Balyoz, Sarıkız, Ayışığı ve benzer şekilde, çeşitli isimlerle kodladıkları çok sayıda darbe hazırlığı yaptığı ortaya çıktı. Balyoz kod adlı darbe hazırlığı, Balyoz davasında kanıtlandı. Diğer darbe planlarının doğru olup olmadığı ise Ergenekon davasının bitmesiyle ortaya çıkacak. Bu planlar doğrultusunda Türkiye´de yer altında sürekli bir hareketlilik yaşandı. Hükümet bunlara kayıtsız kaldı. 2005 yılındaki Şemdinli olaylarını soruşturan savcı ile mahkeme heyetlerinin nasıl sürgün edildiği ve davanın askeri mahkemeye alınarak sanıkların serbest bırakıldığı hatırlanırsa hükümet, yaşananlara sessiz kaldı. Yer altındaki hareketlilik hiç bitmedi. Cumhurbaşkanlığı makamına Abdullah Gül´ün seçilmemesi sürecinde ise bu hareketlilik zirveye çıktı.

CUMHURBAŞKANI GÜL´E YÖNELİK DARBE ÇABALARI BARDAĞI TAŞIRDI

Abdullah Gül´den önceki Cumhurbaşkanı Necdet Sezer´in görev süresinin 15 Mayıs 2007 tarihinde bitmesine 1 yıl kadar varken, Türkiye´de peşpeşe bir takım hareketlenmeler gerçekleşmeye başladı. Son kale dedikleri Çankaya´daki cumhurbaşkanlığı makamını AK Partili müslüman bir isme kaptırmak istemeyen aşırı laik çevreler, 2006-2007 arasındaki 1,5 yıllık süreçte hareketlendi. Daha öncesinde düşüncelerini başlangıçta sağda solda dillendirilmekle yetinen çevreler, bir adım daha ileri gittiler ve 2006 Mayıs ayının başlamasıyla birlikte toplumsal boyutta ´kışkırtmalar´ sürecini başlattılar. Bu kaos olaylarının birbirinden bağımsız olduklarını, tesadüfen peşpeşe geldiklerini düşünmek mümkün değil.

İŞTE CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİM SÜRECİNDEKİ 29 EYLEM: ADIM ADIM KONTRGERİLLA HAREKATI

1 Mayıs 2006 tarihinde Süleyman Demirel´in, ´Başörtüsüyle okumak isteyen Arabistan´a gitsin´ diyerek birden ortaya çıkmasıyla başlayan 1 yılı aşkın bu süreçte, 29 tanesini tespit edebildiğimiz peşpeşe gerçekleşen bu kışkırtmalardan ikincisi Cumhuriyet gazetesinin bahçesine üç kez gerçekleşen el bombası atılması olayı, üçüncüsü Danıştay saldırısı olayı ve dördüncüsü Atabeyler grubunun suikast girişimi olayıydı.

Kontrgerilla örgütünün varlığını 70´li yıllarda Türkiye´de ilk kez ortaya çıkaran emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan, 1992 yılındaki röpörtajlarıında ve 1993 yılındaki Kontrgerilla Cumhuriyeti kitabında Kontrgerilla, cumhurbaşkanlarına koordinatör görevi yükler diyor, bazı belgeler aktarıyordu. (2) Cumhurbaşkanlığına hazırlanan Turgut Özal´a kongrede düzenlenen suikast girişimi ile Cumhurbaşkanı iken makamında şüpheli şekilde hayatını kaybetmesini ve ardından değişen devlet yönetimiyle teröre karşı kontrgerilla yöntemlerine dayanan yeni bir politikanın devreye sokulduğunu da düşündüğümüzde Turhan´ın iddiasını doğru olduğu görülüyor. Yani Cumhurbaşkanlığı makamı, kontrgerillacılar için gerçekten de çok önemli olmalı ki Abdullah Gül´e kaptırılmak istenmedi. İşte Danıştay saldırısı üzerine bizim bu düşüncelerden hareketle, devamının geleceğini tahmin ettiğimiz kaos eylemlerini takip canlı yayınımızda kronolojik olarak sıraladığımız olayları kısaca şu şekilde belirtebiliriz:

-Süleyman Demirel´in, ´Başörtüsüyle okumak isteyen Arabistan´a gitsin´ diyerek birden ortaya çıkması,

-Cumhuriyet gazetesine peşpeşe günlerde üç kez el bombası atılması, çitlere başörtüsü takılması,

-Danıştay saldırısı,

-Atabeyler grubunun Başbakan ve AK Parti yetkililerine yönelik suikast hazırlığı,

-İsmailağa cami imamının herkesin içinde camide namaz esnasında öldürülmesi,

-Diyarbakır´da 10 kişinin öldüğü patlama,

-Cumhurbaşkanı Necdet Sezer´in İslamiyet´e ´dogma´ diyerek hakaret etmesi,

-Kara Kuvvetleri Komutanı Org. İlker Başbuğ´un Başbakan Erdoğan´a uyarısı,

-G.kurmay´ın konuşmasının canlı yayınlanması için medya kuruluşlarına çağrı yapması,

-Dokuz Eylül Üni. Rektörü Emin Alıcı´nın ´keşke Anadolu müslüman olmasaydı´ açıklaması,

-Cumhurbaşkanı Sezer ve G.Kur.Bşk.Büyükanıt´ın peşpeşe ve ısrarla ´irtica var´ demeleri,

-Büyükanıt´ın laiklik üzerinden Başbakan ve hükümet üyelerini uyarması,

-Amerikan Newsweek dergisinde bir Türk muhabirin ´Türkiye´de darbe olacak´ iddiası,

-Adı belirsiz askerlere dayandırılan, ordunun demokratik gelişmelerden rahatsızlık duyduğu haberleri,

-Cumhuriyet mitingleri,

-CHP lideri Baykal´ın Org. Şener Eruygur ve emekli komutanlarla görüşmesi ve verdiği mesajlar,

-Eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu´nun cumhurbaşkanlığı seçimi için 367 oy gerekli iddiası,

-Cindoruk´un, Erdoğan´ın Siirt cezasının cumhurbaşkanlığına en büyük engel olduğu iddiası,

-Tayyip Erdoğan´ın eski bir konuşmasında güya sayın öcalan şeklinde söz söylediği iddiası,

-Birden yoğunlaşan askeri birliklere yönelik pkk saldırıları,

-Taksim´de son anda önlenen pkk´nin kalabalık içinde çok büyük güçte bomba patlatma girişimi,

-Malatya´da Zirve Yayınevi çalışanı üç misyonerin vahşice öldürülmesi,

-Genelkurmay´dan 27 Nisan muhtırası,

-Anayasa Mahkemesi´nin Meclis´in Abdullah Gül´ü cumhurbaşkanlığına seçtiği işlemi iptal etmesi,

-YÖK Başkanı Teziç´in, ´Cumhurbaşkanını halkın seçmesi tehlikelidir´ deyip darbe tehdidi yapması,

-Ankara Ulus´ta 6 kişinin öldüğü ve 100 kişinin de yaralandığı bombalı saldırı,

-Bir lisede namaz kılan öğrencilerin ´irtica hortladı´ haberleriyle suçlu gösterilmesi,

-Asker cenazelerinin MHP ve ulusalcı solcularca hükümet protestosuna dönüştürülme gayretleri,

-Atabeyler ve Şemdinli davalarının beraate götürülme gayretleri,

-Savcı Zekeriya Öz tarafından tespit edilen Ergenekon örgütünün kaos planları,

-Sezer´in cumhurbaşkanını hükümetin seçme girişimlerini veto yoluyla engelleme çabası,

-Amerika´da ABD ve Türk askeri yetkililerin katıldığı kaos konulu gizli toplantı.

İşte canlı yayınla takip ettiğimiz ve meydana geldikçe sitemizdeki listeye eklediğimiz olayların sayısı bu şekilde 29´a ulaşmıştı. Hükümetin 27 Nisan muhtırasına direnmesiyle sona erdiği kabul edilebilecek bu süreç kontrgerillacılar açısından başarısızlıkla sonuçlandı. Ak Parti oy patlaması yaparak ikinci kez iktidara geldi, Abdullah Gül de cumhurbaşkanı seçildi. Cumhurbaşkanlığı sürecindeki provokasyonları teşhir canlı yayınımızdaki 29 maddelik liste daha ayrıntılı olarak sitemizde yer alıyor. (3)

(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)

(1) zaman.com.tr/politika/emasya-bahanesiyle-yonetime-el-konulacak/2041672.html

(2) Röportaj, 13.12.1992, Nokta

(2) talatturhan.com/makale-88.html

(2) talatturhan.com/k-51-51.html

(3) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=1

(17 Ocak 2013, 10:33)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Cumhurbaşkanlığı sürecinde kışkırtmalar

Flaş!!! Yeni kitabımız: Arınç suikasti

İşte kontrgerilla.com´un da katkı sunduğu Özel Harp Dairesi konulu TBMM raporu

Tedavülden kalkan 100bin Meclis´te

TBMM: 100 bin özel harpçi var

TBMM: Derin güçler aktif

Özel Harp Dairesi ile ilgili manşetlerimiz

Özel Harp Dairesi sayfamız

TBMM: Terör Özel Harp işi

Flaş!!! Özel Harp ve Ergenekon bombaları kardeş

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5072    yazdır/print




MİT´ten bir Özel Harp belgesi daha

Darbe komisyonuna MİT´in gönderdiği bir belge, Özel Harp Dairesi´nde görevli bir subayın MİT´e gönderdiği ihbar mektubundan oluşuyor. Mektupta, Dink suikastı, Danıştay saldırısı, misyoner cinayetleri gibi olayların arkasında Özel Harp Dairesi´nin olduğu öne sürülüyor, ayrıntılar veriliyor. Dün basına yansıyan ve haberleştirdiğimiz MİT kaynaklı diğer iki belgede de Özel Harp´in Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Türkan Saylan´a 2007´de suikast planladığı, yine Özel Harp´in siyasi partilerin yıpratılması için çalıştığı gibi çok çarpıcı iddialar yer alıyordu.

10.01.2013 10:54 Özel Harp Dairesi´nde (ÖHD) görevli bir subay MİT´e gönderdiği mektupta, kamuoyunda infiale sebep olan bir çok olay ve cinayetle ilgili çarpıcı bilgi ve detaylar paylaştı. Milli İstihbarat Teşkilatı´nın (MİT) TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu´na gönderdiği belgeler arasında, eski MİT Müsteşarı Emre Taner´e yazılmış çarpıcı bir mektup da yer aldığı ortaya çıktı.

Vatan gazetesinin haberine göre (1), Özel Harp Dairesi´nde görevli olduğunu belirten bir subayın yazdığı mektupta; Dink suikastı, Danıştay saldırısı, misyoner cinayetleri gibi olayların arkasında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki Seferberlik Başkanlığı´nın olduğu öne sürülüyor.

Eski müsteşar Emre Taner´e hitaben yazılan mektupta Seferberlik Başkanlığı´nın 3 ana bölgesinin bulunduğu kaydediliyor.

Bunlardan birincisi Trabzon bölgesi. Mektupta yazılanlara göre, bölge insanının milliyetçilik duyguları üzerine operasyonlar planlandığı belirtilerek, papaz cinayetleri, TAYAT eylemleri, Dink cinayeti, bu yöredeki yerleşik teşkilat tarafından yapıldığı ifade ediliyor.

İkincisi ise Hatay bölgesi. Gönderilen belgede, yakın zamanda bölge Ermeni, Süryani konularında hareketlilik yaşanacağı, özellikle ABD-Saros merkezli kuruluşlarla yapılan ortak proje ile yörede bir Ermeni- Türk- Süryani çatışması çıkartılacağı yazıyor.

Üçüncü bölge ise Malatya. Darbe Komisyonu´na gönderilen mektupta, Malatya yöresinde sayıca fazla olan tarikatları bir terör örgütü haline sokmak için çalışma yapıldığı belirtiliyor.

Subay, mektubunda teşkilatın yapısı hakkında da detaylı bilgiler verdi. Buna göre, TSK mensuplarına bağlı olarak çalışan teşkilat 3 asil, 1 yedek kadrodan oluşuyor.

1-Beyazlar (Şehir yer altı kadrosu)

2-Siyahlar (Gerilla kadrosu. Subay ve erlerden seçilir. Sayıları 2 bin 500´e yakın)

3-Yeşiller (İşlerden haberdar olan fakat teşkilata alınmayan kişiler. 100 kadardır. Haberleşme ve malzeme konusunda yardımcı olurlar)

4-Turuncular (Herhangi bir yüz kızartıcı sebeple teşkilattan ayrılan kişiler. 350 kadardır. Takip ve adli bir sıkıntı yaşanmıyorsa iş yaptırmaya devam ettirilir. Ölene kadar irtibat devam eder)

Sayın Müsteşar; yurt içinde Seferberlik Bölge Başkanlık sayısının 12´den 24 adete çıkarılması planlanmaktadır. Bölge başkanlıkları bünyesinde görevli sivil personelle ilgili çok ciddi kaygılar taşımaktayım. Bu sivil personelin çoğu, toplum içinde pimi çekilmiş bombadan farksızdır. Bölgenin sorumluluk alanındaki insanlar ´Kurtarılacak Kişiler´, ´Yararlı Kişiler´, ´Zararlı Kişiler´ olarak kategorize ediliyor. Bir bölgenin kriterlerine göre ´iyi´ olarak fişlenen, bir başka bölgenin kriterlerine göre ´zararlı´ kişiler olarak fişlenebiliyor. Seferberlik Bölge Başkanlarına bağlı sivil kişilerin de bilgisi dahilinde değişik yerlere gömülmüş silah ve malzemelerin bulunduğu askeri mühimmat depoları vardır. Bunların tamamının sürekli kontrol altında tutulması olanaksızdır. ´Yararlı kişilerin´ ve ´zararlı kişilerin´ isimleri var. ´Zararlı kişiler´ çoğunlukla TKP-sol gruplara üyedir.? Adını açıklamayan subay, mektubunda, ´Beyaz´ ve ´Siyah´ olarak tanımladığı bazı kişilerin isimlerini de verdi.

BÜYÜKANIT´TAN ÖZEL HARP´E KATILIM ÇAĞRISI: GEL VATANDAŞ SEN DE GEL!

Dün basına yansıyan ve haberleştirdiğimiz MİT kaynaklı diğer iki belgede de Özel Harp´in Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Türkan Saylan´a 2007´de suikast planladığı, yine Özel Harp´in siyasi partilerin yıpratılması için çalıştığı gibi çok çarpıcı iddialar yer alıyordu. (2) Muhtemelen Vatan´ın bugünkü haberine konu olan MİT belgesi ile dün haberleştirdiğimiz belgeler aynı. Dolayısıyla bugünkü belgenin tarihi de 2007 olmalı.

Arınç´a suikast ihbarını da içeren belgeyle ilgili dünkü haberimizde ilginç bir bilgiyi aktarmıştık. Bugünkü MİT belgesi işte bu bilgiyi doğrulamış oluyor. Şöyle ki; 2007 yılında yeniden yapılandırılan Özel Harp Seferberlik Tetkik Kurulu´nun 12 adet olan Bölge Başkanlıkları´nın 2010 sonuna kadar iki katına çıkarılması kararlaştırılmıştı. Bugünkü habere konu olan Özel Harp subayının mektubu, bu olayı daha başlangıcındayken, 2007 yılında haber vermesi açısından ilginç.

Özel Harp Bölge Başkanlık sayılarının arttırılmasının ilginç bir anlamı var zira. Her darbe öncesi Özel Harp Dairesi Bölge Başkanlıklarının sayısı arttırılmakta, darbe sonrasında ise azaltılmaktaydı. 1954 yılında 14 olan sayı 1960 Askeri Darbesi´ne kadarki dönemde 35´e kadar çıkarılmıştı. Darbeden hemen sonra düşürülen bölge başkanlığı sayısı 1980 İhtilali´ne giden süreçte yeniden 27´ye çıkarılmıştı. Ve Turgut Özal´ın girişimiyle 1988 ve sonrasında 13´e kadar düşürülen bölge başkanlıklarında ise 2007 yılında yeniden artırıma gidilmiş, 12 olan sayı 2010 sonuna kadar 24´e çıkarılmıştı. Hatta dönemin Genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt´ın adeta, Gel vatandaş sen de gel! diye bir çok kişiyi Özel Harp mensubu olmaya çağıran davet mektubu basında alay konusu olmuştu.

Özel Harp Dairesi´nin sayısının Türkiye çapında arttırılacağı ve sivillerden de katkı sağlanması istendiği yönündeki haber, 2 Haziran 2008´de Taraf gazetesinde yayınlanmıştı. (3) Habere göre Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, vatandaşları Özel Harp Dairesi´ne katılmaya çağırıyordu. Büyükanıt´ın daveti şöyleydi:

?Vatanımızın bütünlüğüne ve milletimizin varlığa karşı vuku bulacak bir düşman tecavüzü halinde, Silahlı Kuvvetlerimiz ile birlikte yürütülecek harekatta gizli mücadele usülleri ile barıştan itibaren bazı çalışmalar ve çok gizli hazırlıklar yapılmaktadır. Her Türk´ün seve seve katılacağına inandığım böyle milli bir hazırlık için milli hisleri kuvvetli, yetişmiş, bilgili ve cesur elemanlara ihtiyaç vardır. Yakından izlediğimiz yüksek nitelik ve yetenekleriniz, taktir ile karşılanan müspet davranışlarınız ve milli heyecanınız dolayısıyla sizin de bu çalışmalara katılmanızı uygun gördüm. Gönderdiğim subay size gerekli bilgiyi verecektir. Bu milli konuya ilgi göstereceğinizi ve çalışmalara iştirak edeceğinize inanıyorum.?

Bu konuyla ilgili son bilgi olarak, Genelkurmay´ın geçtiğimiz haftalarda TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu´na Özel Harp mensubu 100bin sivil mensubun isim listesini göndermiş olduğunu hatırlatalım. Ancak bu 100bin kişinin, 2009 sonunda Arınç´a suikast iddiası üzerine başlatılan ve Özel Harp merkezinde 26 gün süren kozmik aramalarla derinleşen soruşturma sonrasında -bir ihtimal, aramayı yapan hakim ile soruşturma savcısına deşifre oldukları için(!)- görevden çıkarılan kişiler olduğu, kozmik aramalar sonrası yeniden yapılanmaya giden Özel Harp´in yeni 100 bin kişiyi işe aldığı, bunların isimlerinin ise gizli tutulduğu ileri sürülüyor. (4)

(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)

(1) Deniz Güçer, haber.gazetevatan.com/derinlerden-gelen-bir-mektup/505088/1/Gündem

(2) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5055

(3) taraf.com.tr/haber/9362.htm

(4) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5033

----------------------------------------------------------------------------------------------

MİT´DEN GELEN ÖZEL HARP MEKTUPLARINDA YENİ AYRINTILAR

12.01.2013 11:27 MİT´in, Darbe Komisyonu´nun talebi üzerine gönderdiği ´ihbar mektupları´ kontrgerilla hakkında önemli bilgiler içeriyor. Günlerdir, TBMM Darbe ve Muhtırıları Araştırma Komisyonu´na MİT tarafından gönderilen ihbar mektupları konuşuluyor. Basına bölük pörçük yansıyan mektupların bulunduğu klasördeki 8 ekte Özel Harp Dairesi (ÖHD), Seferberlik Tetkik Kurulu (STK), Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) ve kontrgerilla yapılanmalarına ilişkin detaylı bilgi ve listeler yer alıyor. MİT´in ´ihbar mektubu´ olarak sınıflandırdığı bu bilgiler, ihbarcı vatandaşlarca yazılmış mektuplardan çok, konuyla ilgili bilgi ve belgelere ulaşmış profesyonellerce hazırlanmış görünüyor. MİT´in 1 Temmuz 2012 günü gelen talep doğrultusunda hazırlayıp 24 Aralık 2012´de TBMM´ye gönderdiği klasörün girişinde MİT´in üst yazısı var. Ardından ÖKK, ÖKK´ya bağlı Muharebe Arama Kurtarma (MAK) Birliği ve STK konusunda MİT´e ulaşan bilgileri içeren iki sayfalık bir bilgi notu yer alıyor. MİT´in klasöründe üst yazı ve bilgi notundan sonra da 2007-2008 arasında MİT´e geldiği iddia edilen toplam 287 sayfayılık 6 adet ´ihbar mektubu´na yer veriliyor. İşte mektuplarda ÖKK, STK, MAK gibi örgütlenmeler hakkında verilen bilgilerden bazıları:

´Fail MAK´

1- MAK: Özel Kuvvetlere bağlı. Habur´da konuşlu. 39 kişiden oluşmuş. PKK ile işbirliği yapanları pasifize etmek amacıyla görev yapıyor. Genelkurmay´dan bağımsız çalışıyor. 1995´te MİT´in bölge müdürlüğü ile işbirliği yapmayı talep ettiler ve ´1. ve 2. derece hedefler´ başlıklı bir liste paylaştılar. 2010 yılında da İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi´nde çalışan yargıç ve savcılar MİT´e şu kritik bilgiyi aktardılar: ?TSK ile ilişiği kesilen Yüzbaşı Ö.T. ´15 Ocak 1996´da Şırnak Güçlükonak´ta 11 geçici köy korucusunun öldürülmesi dahil bölgede gerçekleştirilen birçok faili meçhul olayı MAK gerçekleştirdi. MAK birliğinin önemli bir bölümü Kardak krizinden sonra Genelkurmaya çekildi´ dedi.

26 maddelik eylem planı

2- ÖKK ve GNH: Hükümete karşı 26 maddelik bir eylem planı hazırlamışlar. Gizli mühimmat depoları var ve bunların bazılarından silah çalınmış. ÖKK´nın geleneksel tanımında işgal durumunda yapılacak Gayri Nizami Harp´ın (GNH) unsurları da anlatılıyor. Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt bu tanımı değiştirtmiş ve yeni tanımda ülkenin diğer resmi kurumları da hedef haline gelmiş. Yeni örgütlenme tanımıyla 12 olan Bölge Başkanlığı sayısı 25´e çıkarıldı ve MİT ile Emniyet´e alternatif bir yapılanmaya gidildi. Yurtdışı operasyonlarda Dışişleri ile yaşanacak sürtüşmeleri ve bütçe sorunlarını aşmak için de finans kaynağı olarak örtülü ödenek seçildi. (Mektubun yazıldığı tarih itibariyle) Yurtiçindeki 4 yeni bölge başkanlığının binaları hazırlandı ve görev yapacak personel belirlendi.

Dört ayaklı yapılanma

3- STK: Trabzon, Hatay ve Malatya´da üç merkezi var. 4 ayaklı bir kuvvet yapılanması var. ´Beyazlar´ (şehir-gerilla), ´Siyahlar´ (gerilla), ´Turuncular´ (yardımcı sınıf ve çıkarıldıkları halde irtibatı sürenler) ve ´Yeşiller´ (işlerden haberdar olan ama teşkilata alınmamış kişiler...) Mersedes Operasyonu (Öcalan´ın Şam´da öldürülmesi için düzenlenen başarısız operasyon) kapsamında Türkiye-Suriye sınırında yapılması planlanan keşife Genelkurmay Seferberlik Bölge Başkanlığı´ndan bir personel bizzat katılmış. Edirne STK, Balkan ülkelerinde soydaş dernekleriyle çalışma yapıyordu. İstanbul STK´da çalışmış bir personelin, Genelkurmay Başkanı imzalı bir ´teşkilata alınma süreci kartı´ ile birlikte gönderdiği mektupta, irtibatlı kişilerin isimleri var. Mektupta ayrıca tehlikeli durumlariçin ´Kurtarılacak kişiler´, ´Yararlı Kişiler´ ve ´Zararlı kişiler´ açık açık sıralanıyor. Listede ´Psikolojik Harp Dairesi´nin başkanı olarak kısa süre önce yaşamını yitirmiş ünlü bir siyasetçinin ismi yer alıyor. Hali hazırda milletvekili olan bir ismin ´kurtarılacak kişiler´ listesinde yer aldığı dikkat çekerken, kamuoyunun yakından tanıdığı bazı sivillerin ismi (bağlı oldukları komutanlar´ ile birlikte) sıralanıyor. Dink cinayeti, Danıştay saldırısı, papaz cinayetleri, Zirve yayınevi baskını gibi birçok olay da STK imzasını taşıyor.

Operasyon gelebilir

Klasörde yer alan 6. mektupta ÖKK Seferberlik Tetkik Daire Başkanlığı tarafından sevk ve idare edilen kişilerin listesi yer alıyor. Klasörde yapılan incelemede, belgeleri okuyan milletvekillerinde ihbar mektuplarının, sıradan vatandaşlarca değil MİT kadrolarınca ele geçirilen STK belgeleri arasından derlenen bilgiler ışığında hazırlanmış olabileceği izlenimi hâkim. (Deniz Zeyrek / Radikal)

KONTRGERİLLANIN CEPHANELİĞİ 100 AYRI YERDE

13.01.2013 21:19 MİT´in Darbeleri Araştırma Komisyonu´na gönderdiği rapora göre, 100 farklı bölgedeki gömülü mühimmat emekli subaylarca yağmalanmış.

TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu´na MİT´in gönderdiği Özel Harp´e ilişkin raporda, 100 ayrı yere askerî mühimmat gömüldüğü, bunların bir kısmının emekli subaylarca daha sonra çıkarılarak kullanıldığı ifade edildi.

Raporda, Özel Harp Dairesi´nin gömülü mühimmatlara ilişkin şu tesbiti dikkat çekiyor: ?Özel Kuvvetler´den ayrılan emekli subaylar, gömülü mühimmatların yerlerini bildikleri için daha sonra bu mühimmatları çıkarıyorlar. Bir takım yerlerde kullanıyorlar. Bu yüzden durum kontrol edilemez bir hâl aldı. Bir an önce bu sorun çözülmeli?. Mersin, Konya, Afyon, İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır ve Gaziantep´teki gömülü mühimmat arasında el bombaları, uzun namlulu silahlar, çok sayıda mermi ve tabanca bulunduğu kaydediliyor.

Başbuğ ve darbe analizi

Rapordaki eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında tutulan notlar da dikkat çekiyor. Notlarda Başbuğ´un AKP´ye bakış açısı ve olası bir darbe durumunda tutunacağı tavra dair bilgiler yer alıyor.

Özel Harp´in TSK´nın son dönemine ilişkin değerlendirme notu da rapordaki unsurlardan. Söz konusu değerlendirme notunda, ordunun son dönemde yozlaştığı, birçok subayın bu yozlaşma nedeniyle kulvar değiştirdiği ifade ediliyor. Özel Harp tarafından 2007 yılında hazırlanan Harekât Planı´nın başına seçilen isim tutanaklarda bulunurken, psikolojik harpten sorumlu kişi olarak da eski bir bakanın ismi yer alıyor. Raporda, MAK´ın yönetim merkezi olarak gösterilen üç ilden biri konumundaki Hatay´da mutlaka korunması gerekenlerin başında MHP İl Başkanı yer alıyor. MHP İl Başkanı ve ailesinin Özel Harp elemanlarınca korunması gerektiğinin altı çiziliyor. Hatay´da korunacaklar listesinde MHP´li bir milletvekilinin ismi de yer alıyor.

MİT´in muhbiri Özel Harp´te

Öte yandan, raporun ekinde bulunan altı ihbar mektubun tamamının Özel Kuvvetler´de görevli bir subay tarafından yazıldığı anlaşılıyor. İhbarcı subayın ismi, soy ismi ve kendisinden sorumlu olan komutanın adı da raporda yer alırken, belirtilen subayın tüm ihbar mektuplarının dönemin MİT Müsteşarı Emre Taner´e hitaben ?Sayın Müsteşarım? diye başlaması dikkat çekiyor. Özel Kuvvetler´den toplanan bilgilerin maddeler halinde sıralandığı bu mektuplar, MİT adına çalışan bir muhbirin Özel Kuvvetler´e sızdığını gösteriyor. MİT´in ise alınan bu istihbarat üzerine nasıl bir çalışma yaptığına veya savcılıklara bilgi verip vermediğine dair bir bilgi raporda bulunmuyor.

CEPHANELİĞİN BİRİ POYRAZKÖY´DEN ÇIKTI

İstanbul Poyrazköy´de İstek Vakfı´na ait arazide 2009 yılında yapılan kazılarda çeşitli silahlar ele geçirilmişti. Mühimmat arasındaki law silahları (ligh antitank weapon) özellikle dikkat çekmişti. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, silahların TSK´ya ait olmadığını iddia ederken Makine Kimya Endüstrisi yaptığı inceleme sonucu, bulunan mühimmatın TSK´nın kullanımı için üretildiğini rapor etmişti. Kazıda çıkan mühimmat şöyle: 15 dolu law silahı, 7 adet boş law silahı, 14 el bombası, 24 el bombası fünyesi, 450 gr C3 patlayacı, 7 adet hakem bombası, 3 adet gösteri bombası, 5 adet bubi tuzağı, 2 adet kullanılmış bubi tuzağı, 23 adet işaret fişeği, 45 adet sis bombası, 15 adet aydınlatma fişeği ve çeşitli askerî malzeme. (Taraf)

GLADIO´NUN SİLAH DEPOSU HATAY´DA

15.01.2013 12:23 MİT´in Meclis´e gönderdiği ´gizli´ ibareli belgelerin arasından Gladio´nun silah depolarından birinin krokisi de çıktı. Milli İstihbarat Teşkilatı´nın (MİT) Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu´na gönderdiği belgelerin arasından Seferberlik Tetkik Kurulu´nun soğuk savaş döneminde kurduğu iddia dilen bir silah deposunun krokisi çıktı. Krokiye göre, Türkiye´de çok sayıda yerde bulunduğu belirtilen depolardan biri de Hatay´da. Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu´nun çalışmaları sona ermesine karşın ´gizli´ damgalı belgelerden Türkiye´nin gündemini sarsacak iddialar çıkmaya devam ediyor. MİT´e gönderilen bir ihbar mektubunda Hatay ili sınırlarında olduğu belirtilen bir silah deposunun yeri gösteriyor. İhbar mektubunda silah deposunda bulunan mühimmatlarla ilgili bilgi verilmezken mektuptaki ifadelerden ihbarın Emre Taner´in MİT Başkanı olduğu döneminde yapıldığı anlaşılıyor. Komisyon´a gelen belgelerin kopyasının ´dışarıya´ sızdırılması yasak. Radikal´e bilgi veren kaynaklar, krokinin nereyi işaret ettiği konusunda ayrıntı vermedi ancak krokinin bir benzerini elle çizdiler.

´Zamanında gelseydi...´

Radikal´in sorularını cevaplandıran Komisyon´un CHP´li üyesi Ahmet Toptaş temkinli konuştu. Toptaş, ?Bu krokiler doğru mu yanlış mı bilmiyorum. Ancak krokiler Komisyon´a görev süresi içinde gelseydi bunların ne olduğunu sorabilirdik. Şimdi bu şansımız yok. Kamuoyunda yanlış algılamalara neden olabilir. Gerçekliği veya sahteliği konusunda, provakasyon olup olmadığı konusunda herhangi bir kayıt yok. Bu iddialar araştırılmış olsaydı doğruluğu veya yanlışlığı ortaya çıkardı. Ona göre şahıslar hakkında soruşturma açılırdı veya açılmazdı. Şimdi bir sürü isim dolaşıyor ortada. Onların ne kabahati var?? diye konuştu. (Radikal)

GÜLER BAŞBAKAN BÜYÜKANIT CUMHURBAŞKANI!

15.01.2013 09:17 ´Özel Harp Dairesi´nde görevli subayım´ diyen kişi: Gül, Suikast listesinde; Hilmi Güler´e Başbakanlık, Yaşar Büyükanıt´a Cumhurbaşkanlığı teklifi... ?Özel Harp Dairesi´nde görevli subayım? diyen kişinin çarpıcı iddiaları: Suikast listesinde Cumhurbaşkanı Gül de var. Yaratılacak kaos sonrası kabineyi kurma teklifi Hilmi Güler´e götürüldü. Büyükanıt´a ?Cumhurbaşkanı ol? denildi.

MİT´in eski müsteşarı Emre Taner´e, Özel Harp Dairesi´nde görevli olduğunu belirten bir subayın yazdığı mektuptan ilginç bilgiler sızmaya devam ediyor. Vatan´ın haberine göre, Seferberlik Başkanlığı´nın içinden MİT´e sürekli bilgi aktaran kaynağın tartışma yaratacak bir iddiası şöyle: Bir dönem AKP´de Enerji Bakanlığı yapan Hilmi Güler´e başbakanlık teklif edildi. Yaratılacak kaos sonrası kabine Güler tarafından kurulacak. Aynı kaynağın dikkat çeken bir diğer iddiası ise emekli Genelkurmay Başkanlarından Yaşar Büyükanıt ile ilgili: Büyükanıt´a ?Nisan´dan önce bu işi başaralım, seni Cumhurbaşkanı yapalım? denildi.

MİT´in, TBMM Darbeleri İnceleme Komisyonu´na gönderdiği ve Emre Taner´e hitaben bir subay tarafından değişik dönemlerde yazıldığı belirtilen ihbar mektuplarında şoke eden iddialar yer alıyor. Komisyon çalışmalarını tamamladıktan sonra 24 Aralık´ta TBMM´ye ulaşan MİT´in dosyaladığı ihbar mektuplarında, Seferberlik Daire Başkanlığı´nın oluşturduğu gizli mühimmat depolarıyla ilgili bilgi de yer alıyor. İsimsiz subay, Hatay´da bulunan bir mühimmat deposunun krokisini de çizerek MİT´e ulaştırırken, Türkiye genelinde bu tür depolardan 100´e yakın sayıda olduğunu belirtiliyor. Mektupta, ?Bunların sürekli kontrol halinde tutulması olanaksız? ifadeleri de yer alıyor.

Nisandan önce başaralım!

Dönemin MİT Müsteşarı Taner´e gönderilen isimsiz ihbar mektubuna göre Daire´nin eski Dışişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkan Saylan, Tuncay Özkan´ın da aralarında bulunduğu isimlere suikastlar düzenleyeceği öne sürülüyor. Suikast yapılacak isimler arasında ?Bir CHP Milletvekili?nin bulunduğu ifadesi de yer alıyor ancak isim verilmiyor. AKP´li eski Bakan Hilmi Güler´e Başbakanlık teklif edildiği ve kaos sonrası oluşacak yeni kabineyi kurma görevinin de kendisinin yapmasının istediği, yine ihbar mektubunda yer alıyor. Kabinede yer alması planlanan bir başka ismin de MHP Milletvekili iken hayatını kaybeden Gündüz Aktan olduğu ileri sürülüyor. Bir başka ilginç ayrıntı ise emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt´a, ?Nisan´dan önce bu işi başaralım ve seni Cumhurbaşkanı yapalım? dedikleri. Ancak bu önerinin destek görmediği de ileri sürülüyor.

Sayfalarca liste var

MİT´in Darbe Komisyonu´na gönderdiği belgelerde herhangi bir yorumun veya araştırma sonucunun yer almadığı öğrenildi. MİT´in, imzasız ve isimsiz mektupları olduğu gibi komisyona gönderdiği belirtildi. MİT´e ihbar mektubunu gönderen Subay, Malatya, İzmir, Uşak gibi illerde de kod adlarıyla Seferberlik Başkanlığı için çalışanların isimlerini de tek tek yazdı. Subayın ihbar mektuplarının 25 sayfaya yakın olduğu, ancak isim listelerinin sayfalarca sürdüğü de öğrenildi.

MHP´liler de fişlenmiş

MİT´e mektup gönderen subay, yaratılacak kaos ve infiallerde ?MHP´nin de kullanılması? için çaba gösterileceğini ihbar ediyor. Bazı MHP milletvekillerinin fişlendiğini de ileri süren isimsiz subay, bunların arasında Grup Başkanvekilleri Oktay Vural ve Mehmet Şandır´ın da olduğunu öne sürüyor. Bu milletvekillerinin ?Muteber-muteber değil? şeklinde fişlendiğini ileri sürüyor. Subay, HADEP, EMEP il ve ilçe yöneticilerinin de sayfalarca süren listelerde fişlendiği de belirtiyor. Fişlemelerin ?Sünni, Türk, Alevi, aşırı Alevi, solcu, aşırı solcu? gibi ifalerle yapıldığı ileri sürülürken, Hatay´ın sosyal demokrat kökenli eski bir Belediye başkanının da ´muteber değil´ denilerek fişlendiği bilgisi, ihbar mektubunda yer alıyor.

Gizli muhimmat deposu!

Seferberlik Başkanlığı´nın bir gizli mühimmat deposunun krokisi de MİT´e gönderilmiş. Depo Hatay´daki Muharrem Köyü yakınlarında, tali yol üzerinde. (Vatan)

KOMİSYON KONTRGERİLLA´YI SORDU, GENELKURMAY YOK DEDİ

18.01.2013 13:01 Genelkurmay Başkanlığı tarafından Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu´na gönderilen cevabî yazıda, ´Özel Kuvvetler Komutanlığı´ bünyesinde ´kontrgerilla´ yapılanmasının olmadığı belirtildi. MİT´in Komisyon´a gönderdiği belgeler arasında bulunan ihbar mektubunda, ÖKK´daki ´yasa dışı yapılanma´dan ayrıntılı olarak bahsediliyordu.

Darbe Komisyonu 1 Temmuz 2012´de Genelkurmay Başkanlığı´na bir yazı göndererek, ´Özel Harp Dairesi, Seferberlik Tetkik Kurulu, Özel Kuvvetler Komutanlığı ve kontrgerilla yapılanmalarına ilişkin kurum arşivlerinde bulunan her türlü bilgi ve belgenin gönderilmesini´ istedi. Genelkurmay Başkanlığı ise yazıya 7 Eylül 2012´de cevap verdi. Ancak Darbe Komisyonu´nun bilgi ve belge isteğine Genelkurmay´ın cevabı kurumun ´tarihçesinden´ ibaret oldu. Yazıda ayrıca ´Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı´ (ATASE) arşivinde bulunan tasnifi yapılmamış koleksiyonlar üzerinde tasnif işlemlerinin devam ettiği, istenilen konulara ilişkin bilgi ve belge tespit edildiği takdirde ayrıca gönderileceği´ belirtildi. Cevaptaki en çarpıcı cümle ise, ?Özel Kuvvetler Komutanlığı´nda kontrgerilla yapılanması yoktur.? oldu.

Genelkurmay Başkanı adına Adli Müşaviri imzasıyla gönderilen 2 sayfalık bilgi notunda ´Özel Kuvvetler Komutanlığı´nın tarihçesi´ anlatıldı. Bu tarihçeye göre Bakanlar Kurulu´nun 27 Eylül 1952 sayılı kararı ile ´Hususi ve Yardımcı Muharip Birlikler´ adı altında bir kuruluşun oluşturulmasına karar verildi. Söz konusu karar gereği 4 Kasım 1953 tarihinde ´Seferberlik Tetkik Kurul Başkanlığı´ adı altında kuruldu. 14 Aralık 1970 tarihinde Özel Harp Daire Başkanlığı adını aldı. 1992 yılında çevre ülkeler ve İç Güvenlik Harekatı ihtiyaçlarına bağlı olarak yeniden teşkilatlandı, kuruluş değiştirildi ve Özel Kuvvetler Komutanlığı adını aldı. 2006 yılında yeniden teşkilatlanan ÖKK, Seferberlik Tetkik Kurul Başkanlığı ve Muharebe Arama Kurtarma Alay Komutanlığı yeniden teşkil edilen Seferberlik Tetkik Daire Başkanlığı kuruluşuna dahil edildi. 1 ve 2´nci Özel Kuvvet Tugay komutanlıklarının isimleri 1 ve 2´nci Özel Kuvvet Komutanlıkları şeklinde değiştirildi. Yazıda Özel Kuvvetler Komutanlığı´nın görevleri de maddeler halinde sıralandı.

Darbe Komisyonu ayrıca Genelkurmay´dan 21 Eylül 2012´de Batı Çalışma Grubu´na ilişkin bilgi ve belge talep etti. Genelkurmay ise 11 Ekim´de verdiği cevapta, ´belgelerin asıllarının Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nca yürütülen soruşturma kapsamında mahkemeye gönderildiğini´ belirterek, komisyona hiçbir belge göndermedi. Genelkurmay´ın yazısında, ?Söz konusu soruşturma kapsamında alınan gizlilik kararı nedeniyle talep edilen bilgi ve belgelerin komisyonuna da gönderilmesi adli makamlar tarafından soruşturmanın gizliliğini ihlal olarak nitelendirilebileceğinden, ilgili bilgi ve belgelerin soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan temin edilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.? denildi.

Ankara Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz, dönemin Başbakanı merhum Bülent Ecevit´e sunduğu ´Kontrgerilla´yla ilgili raporda, ?Kontr-gerilla, Genelkurmay Özel Harp Dairesi´ne bağlıdır.? diyordu. Öz, söz konusu raporu tamamladıktan yaklaşık iki ay sonra 24 Mart 1978´de evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. (İbrahim Asalıoğlu / Zaman)

İÇ ÇATIŞMA İÇİN 5 MADDELİK PLAN DEVREDE

24.01.2013 12:05 Seferberlik Tetkik Kurulu belgelerinden, ´Beyaz Kuvvetler´in iç çatışma ortamı oluşturmak için 5 maddelik planı devreye soktuğu öğrenildi. MİT´in Darbe Komisyonu´na gönderdiği Seferberlik Tetkik Kurulu belgeleri arasında AK Parti´yi hedef alan plana ilişkin ihbar mektubu da yer aldı. ´Beyaz Kuvvetler´ olarak adlandırılan 20 kişilik ekip, iç çatışma ortamı oluşturmak için kara propaganda faaliyeti yürütecekti. Yeni Şafak´ın haberine göre, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu´na ´Seferberlik Tetkik Kurulu´ (STK) hakkında gönderilen bilgi notu ve ihbar mektuplarından oluşan dokümanlarda AK Parti iktidarını bitirmeye yönelik 26 maddelik provokasyon planının dışında birde 5 maddelik karalama kampanyası çıktı. Özel ekibin, ülkeyi sosyal yapısına göre bölgelere ayırarak psikolojik harp (PH) faaliyeti planladıkları ortaya çıktı.

20 KİŞİLİK ÖZEL EKİP

Özel Harp mantığıyla çalışan STK´da AK Parti iktidarına yönelik 2007 yılında bir karalama kampanyasının başlatılması için 20 kişilik ekip kurulduğu dile getirildi. Söz konusu ekibin tüm ülkeyi kapsayan saha çalışmasının ardından hazırlanan 5 maddelik planın devreye sokulduğu belirtildi. AK Parti ve Genel Başkanı Tayyip Erdoğan´a yönelik 5 maddelik karalama kampanyasını yürütmek üzere STK´da 20 kişilik özel bir ekibin oluşturulduğu ihbar mektubunda yer aldı. 2007´de faaliyete geçen ekibin, iktidar partisini karalamak için; 1-Gerçekten dindar değiller, 2-Lüks içinde yaşıyorlar, paraya düşkünler, 3-Kürtleri şımartıyorlar, 4-Yaşam biçimimizi tehdit ediyorlar, 5-ABD ve AB´nin güdümündeler.

Ülke elden gidiyor

Karadeniz´de ´Kürtleri şımartıyorlar, ülke elden gidiyor´ şeklinde kara propaganda yürüten ekibin, Doğu-Güneydoğu´nun dini duyarlığını baz alarak, ´Bunlar gerçek dindar değil, lüks içinde yaşıyorlar´ diye kampanya yürüttükleri belirlendi. Yine dokümanlarda, psikolojik harekat yürüten bu ekibin, Ege ve Akdeniz´de yaşayan vatandaşlara yönelik, laiklik duyarlılığını harekete geçirmek için, ´AK Parti sizin yaşantınızı değiştirecek´ diye planlama yaptıkları görüldü. Ülkenin orta kesimlerinde ise, ´İktidar ABD ve AB yanlısı´ diyerek kara propaganda yürütüldüğü belirlendi. (Yeni Şafak)

ÖZEL HARP, 36 SUİKAST PLANLAMIŞ

14.02.2013 14:10 TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu´na gönderilen MİT´in Özel Harp Raporu´na ilişkin ?gizli? bilgilerin detaylarına ulaşıldı. 287 sayfalık rapor, bir subayın Özel Harp Dairesi ile ilgili MİT´e yolladığı ihbar mektuplarından yola çıkılarak hazırlandı. Subay, mektuplarında elde ettiği isimleri, harekât planlarını ve operasyon tecrübelerini anlattı. MİT´e Özel Harp ile ilgili gönderilen mektuplarda, söz konusu subayın 2000´li yıllara kadar Doğu ve Güneydoğu Anadolu´da PKK ile mücadele eden Özel Harp kadrosunda olduğunu anlatılıyor. Mektupların bir kısmında PKK ile mücadelede kullanılan metotlar, operasyonlar, bölgedeki kaçakçık gibi bir takım bilgilerden bahsediliyor. Bu bilgiler arasında askerî zafiyetler ve ihmallere de yer veriliyor.

Mektubun can alıcı bölümleri ise MİT Müsteşarı Emre Taner´in talimatıyla elde ettiği bilgileri aktaran ihbarcının Ankara´ya atanmasıyla tanık olduğu olayları anlatmasıyla başlıyor. AKP iktidarını devirmeye yönelik 27 Nisan sürecine kadar hazırlanan planlar deşifre edilirken, Özel Harp´in hedefinde sadece AKP´nin değil, cemaatlerin de olduğunu ifade ediyor. Cemaatlerin ?irticai? tehdit olarak kabul edildiği ve bunlara yönelik eylem planları da mektupta aktarılıyor. Cemaatlerin dershanelerinin de mutlaka kapatılması gerektiğinin altı çiziliyor. Cemaat üyelerine Özel Harp tarafından hazırlandığı iddia edilen fişleme tutanakları da mektubun ekinde sunuluyor.

Özel Kuvvetler´de görev yapanların sayısı siyah, beyaz, turuncu ve yeşiller olarak adlandırılan gruplar, infaz timi ve siviller dâhil 110 bin olarak belirtildi. Ancak etkin görevli sayısı 650 civarında olduğu, geri kalan 540 kişinin kimliğine dair ise bilgiye ulaşılamadığı kaydedildi.

Mektupta, suikast eğitimi alan Genelkurmay´a bağlı ancak bağımsız çalışan ve ?künyesizler? olarak adlandırılan grubun 36 kişiye yönelik infaz hazırlığında olduğu ifade edilirken, bu kişilerin isimlerine yer verilmiyor. MİT raporunda infaz edilecek isimler arasında sıralananlardan sadece daha önce basına yansıyan Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya, Başbakan Yardımcısı Arınç, Türkan Saylan, Tuncay Özkan ve Cumhurbaşkanı Gül´ün adı veriliyor. Ancak geri kalan 30 kişinin kim olduğu bilgisi yok. (Takvim, Taraf)

İHBARCI SUBAY YÜZBAŞI ÖZCAN TOZLU MU?

26.02.2013 11:27 Nazlı Ilıcak (Sabah): Bir süredir basında Jandarma Yüzbaşı Özcan Tozlu´nun iddiaları yer alıyor. Tozlu, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan cinayetini, Ergenekon tutuklusu Levent Göktaş´ın idaresindeki 7 kişilik Muhabere Arama Kurtarma (MAK) ekibinin işlediğini belirtiyor. 1996´da 11 korucu ve 2 köylünün minibüs içinde kurşunlanarak yakıldığı Güçlükonak katliamının da, terör örgütü PKK´nın eylemi olmadığını, TSK´nın kontrolündeki korucular tarafından gerçekleştirildiğini ileri sürüyor. Yüzbaşı Özcan Tozlu´nun isminin gündeme gelmesinin sebebi, MİT´in Darbeleri Araştırma Komisyonu´na gönderdiği 287 sayfalık rapor. Bu rapor, Tozlu´nun beyanlarına dayanılarak hazırlanmıştı. Raporda, birçok iddianın yanı sıra, özel Kuvvetler Komutanlığı´na bağlı künyesizler isimli bir gruptan da söz ediliyordu. Bunlar para karşılığı operasyon düzenliyordu ve içlerinde eski Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Bülent Arınç, Türkân Saylan, Tuncay Özkan ile Abdullah Gül´ün de bulunduğu 36 kişi için infaz hazırlığı yapmışlardı.

Genelkurmay, TSK´yı hedef alan iddialardan rahatsız oldu ve Özel Kuvvetler legal bir kuruluştur, yasadışı faaliyetlerin odağı gibi takdim edilmemeli diye bir açıklama yaptı. Aynı zamanda, iddiaların imzasız ve isimsiz bir kişiye dayandığını, bu yüzden ciddiye alınmadığını söyledi. Oysa kişinin ismi, görevi, her şeyi belli. Ama tabii, bu şahsa ne kadar güvenilebilir? Zira Tozlu, 1997´de açığa alındı ve 2001´de YAŞ kararıyla ordudan atıldı. Hakkındaki isnatlar: Disiplinsizlik, ahlâksızlık, erlerden zorla para toplamak, kantinde satılması yasak olan bazı gereçleri faturasız olarak satmak. 34 ay 28 gün hapis cezası aldı; bu ceza paraya çevrilip ertelendi.

Bir süredir gazetelerde Beyaz Kuvvetler diye haberler de çıkıyor. Meselâ, MİT´ten Darbe Komisyonu´na gelen raporda, Hrant Dink´in, Özel Kuvvetler bünyesindeki Beyaz Kuvvetler tarafından öldürüldüğü belirtiliyor. Bir başka belgede de, Özel Kuvvetler´deki askeri unsurlar Bordo Bereliler adını alınca, sivillere, Beyaz Kuvvetler denildiğini okudum. Beyaz Kuvvetler gerekmedikçe silâh kullanmıyor; toplumsal kesimleri manipüle ediyor. Bunların arasında, gazeteci, yazar, avukat, polis, hemşire, siyasetçi, din adamı ve öğretim görevlileri var.

Sadece Beyaz Kuvvetler söz konusu değil. Seferberlik Tetkik Kurulu´nda, Genelkurmay´a bağlı subaylar tarafından oluşturulan Muhabere Arama Kurtarma (MAK) teşkilâtında 650 sivilin çalıştığı, MAK´ın içinde beyaz, siyah, turuncu ve yeşil kuvvetlerin bulunduğu yazılıp çiziliyor. İddiaya göre MAK, kritik bölgelerdeki insanları yararlı, zararlı, kullanılabilir diye 3´e ayırıyormuş.

Mesele çok karışık. Hayır böyle bir şey yok demek yetersiz. Zira Türkiye´deki bütün darbelerin kökünde, bu şekilde istikrarsızlık yaratan unsurlar var. Hedef, dış düşman olsa iyi de, çoğu kere iç düşmanla savaşıyoruz. (Nazlı Ilıcak / Sabah)

ABDULLAH GÜL-BÜLENT ARINÇ´A SUİKAST PLANI!

07.03.2013 21:45 Seferberlik Tetkik Kurulu ile ilgili 2007-2008´de MİT´e gönderilen belgeler, hükümeti yıkmak için düşünülen kanlı kaos planını gözler önüne serdi. MİT´in Seferberlik Tetkik Kurulu´na ilişkin TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu´na gönderdiği belgeler arasındaki 6 ihbar mektubu, hükümeti yıkmak için düşünülen kanlı kaos planlarını gözler önüne serdi. Bugün Gazetesi´nin haberine göre, Özel Kuvvetler bünyesindeki bir subayın 2007-2008 yıllarında gönderdiği ihbar mektubu mezhep çatışması, Kürt-Türk kışkırtması laik-anti laik ve mezhep kışkırtmaları ile bölünmeye zemin hazırlanmak istendiğini ortaya koydu. Hükümeti düşürmek için için ülkeyi yangın yerine çevirmeyi öngören planlar arasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç´a suikast da yer aldı. 2007´de MİT´e gönderilen bu suikast ihbarı sonrasında Bülent Arınç´ın evinin önünde 19 Aralık 2009 tarihinde Seferberlik Tetkik Kurulu mensubu iki asker gözaltına alınmıştı. Şok ihbar mektupları mahkemenin talebi üzerine TBMM tarafından Zirve davasının görüldüğü Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi´ne gönderildi.

İşte o ihbar mektubunda yer alan kaos planlarının bazıları:

- Toplum içerisinde temelleri atılmış bulunan Kürt- Türk, Alevi-Sünni, Laik-Antilaik gibi kavramların başta basın yayın organları olmak üzere her türlü yöntem kullanılarak körüklenmesi ve bu sayede bölünmenin hızlandırılması.

- Boğaziçi Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Bolu Dağı Tüneli, Yalova Feribotu, Karadeniz Sahil Yolu gibi ülke içinde ve dışında büyük ses getirecek kritik yerlerde yoğunluklu olarak bombalar patlatılarak halkın hükümete ve devlete olan güvenini sarsarak kargaşa çıkarılması.

- Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği´nin (ÇYDD) yurt genelinde düzenlediği mitinglere hükümet kanadından kurumsal veya bireysel olarak sert tepki verilmesi sağlanarak toplumsal çatışma ortamının körüklenmesi

- Kerkük´te bulunan Türkmenler´e yönelik suikastlar gerçekleştirilerek Irak´ın kuzeyine yapılacak askeri harekatın gerekliliği konusunda kamuoyunun ikna edilmesinin sağlanması.

- Emine Erdoğan, Hayrünnisa Gül, Münevver Arınç hakkında ´küçük düşürme´ propaganda tekniğine uygun olarak aşağılayıcı yazılar yazılması, karikatürler çizilmesi böylece eşlerinin hata yapmalarının sağlanması. Aynı zamanda AKP tabanında, ´Kendi eşinin namusuna sahip çıkamayan bizim eşlerimize nasıl sahip çıkacak´ şeklinde soru işaretleri oluşturulması.

- Usame Bin Ladin ve Mesut Barzani´nin AKP lehine beyanatlar vermesi sağlanarak kamuyuna bu gruplarla işbirliği ve irtibat halinde olduğu imajının verilmesi.

- İrticai bir gruba mensup olduğu izlenimini uyandıran kişi veya kişilerce Anıtkabir´e saldırı düzenlettirilerek kamuoyunda infial uyandırılması.

- İmam hatip lisesi veya türban mağduru bayanlar kullanılarak provokatif açıklamalar yapmalarının Türkan Saylan´a yönelik hakaret veya fiziki sataşmalarda bulunmalarının sağlanması.

- Borsa ve dövizde spekülatif hareketler yapılıp güven ortamının yıkılarak AKP´nin en çok üzerinde durduğu çok başarılı olduğunu iddia ettiği ekonomik istikrarın bozulmasının sağlanması.

- Ülkeyi gerekirse uluslararası çatışmalara sürükleyici eylem planların tertip edilmesi. Böylelikle kamuoyuna askerin mevcudiyetini bir kez daha vurgulayıp askerin hareket kabiliyetinin artırılması.

- Söz konusu mitingler esnasında irticai örgütler tarafından yapıldığı izlenimini uyandıracak şekilde bombalı eylemler düzenlenerek olayların provoke edilmesi.

- Bir taraftan Tuncay Özkan, Türkan Saylan diğer taraftan ise Bülent Arınç, Abdullah Gül gibi kilit isimlerin eş güdümlü olarak düzenlenecek suikast ve suikast girişimleri ile toplumsal kutuplaşmanın artırılması.

- Toplumda infial uyandıracak olayların planlanması ve gerçekleştirilmesi neticesinde sokaklarda oluşan kalabalığa karşı EMASYA birliklerinin kullanılması ve mevcut durum belirlenerek mevcut hükümetin görevine son verilmesi. (Bugün)

YARGITAY BAŞKANINA SUİKAST

07.03.2013 21:48 2007-2008 yıllarında Özel Kuvvetler bünyesindeki derin yapı, kaos yaratıp darbeye zemin oluşturmak için AK Parti´ye kapatma davası açan Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya´ya suikast planladı. Plan, Danıştay saldırısının kopyası gibi. MİT tarafından Meclis Darbe Komisyonu´na gönderilen Özel Kuvvetler´de görevli bir subayın yazdığı ihbar mektuplarından şok bir detay daha çıktı. İhbar mektubunda Özel kuvvetler içindeki derin yapılanmanın, kaos oluşturarak AK Parti iktidarını devirmek için hazırlanan dehşet verici kanlı planlar hazırladığı belirtilirken, bu planlardan birinin de o dönem AK Parti´ye kapatma davası açan dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya´ya yönelik olduğu iddia edildi. Plana göre, Yalçınkaya´ya suikast yapılacak ve cinayet AK Parti´ye fatura edilecekti.

İsimler ve telefonlar verdi

Darbe Komisyonu tarafından Zirve Katliamı davasına bakan Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi´nin talebi üzerine gönderilen ihbar mektupları, dönemin MİT Müsteşarı Emre Taner´e hitaben yazılmış. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin aldığı ara karar ile 290 sayfadan oluşan rapor taraflara da verildi. Raporda 2007 ile 2008 yıllarında Özel Kuvvetler Komutanlığı´nda görevli subaylar tarafından gönderildiği iddia edilen ihbar mektubunda, darbeye zemin hazırlamak için ülkede yoğun bir çalışmanın olduğunu detayları ile anlatıyor. İhbarcı, anlattıklarını isimler irtibatlar ve telefon numaraları gibi ayrıntılar ile destekliyor.

Danıştay´da da ´Ülkücü´ tetikçi

Mahkemeye gönderilen belgeler arasındaki 6 ihbar mektubundan bugüne kadar medyaya yansımayan bir iddia daha ortaya çıktı. Kaos yaratmak için AK Parti´ye kapatma davası açan Yalçınkaya´ya yapılacak suikaste tıpkı Danıştay saldırısında olduğu gibi bir hazırlık yapıldığı ortaya çıktı. Danıştay saldırısı da önce medyada ´türban´ tartışmaları alevlendirilmiş, ardından Ülkücü kimlikli Alparslan Arslan´a saldırı gerçekleştirtilmişti. Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya´ya yapılacak suikastin de Danıştay cinayeti sonrasında olduğu gibi AK Parti´ye yıkılmaya çalışılacağı belirlendi.

Ergenekon´un yerine 2 ayrı yapı

RAHİP Santoro, Hrant Dink ve Malatya Zirve Yayınevi cinayetlerinin Seferberlik Başkanlığı tarafından planlandığı belirtilen ihbar mektubunda Özel kuvvetler´deki Siyah ve Beyaz Kuvvetler´in Türkiye genelinde 2 bin 500´e yakın mensubunun bulunduğu, Trabzon, Hatay ve Malatya başlığı altında 3 merkezinin olduğu öne sürüldü. Ergenekon yapılanmasının deşifre edilmesinin ardından ülkede ipleri eline geçirmek isteyen iki ana grubun ortaya çıktığını iddia eden ihbarcı, karşıt grup olarak tanımladığı ilk grubun da ulusalcı kökenli olduğunu belirtiyor. Bu grupların Ukrayna´da olduğu gibi bir halk hareketi planladığı belirtilen ihbar mektubunda, ?Asker de ihtilal başlangıcında kaos ortamına karşıt kuvveti desteklediklerini belirten açıklamalar yapacaktır. Karşıt hareket olarak isimlendirilen ve sivil halk ihtilalı yapacakları düşünülen grup, eylem için düğmeye Kasım 2007 tarihinde basmış, eylemsel faaliyetler seferberlik başkanlık bünyesindeki yapılara verilmiştir? deniliyor.

Silahlandırılmış ´Korsan Ülkücü´

İHBAR mektubunda ihtilal öncesi kaos ortamın oluşturulması amacıyla yurt içinde ön hazırlık yapıldığı vurgulanırken bu faaliyetlerin hassasiyetle planlandığı ve Ülkücü unsurlara sızan kişiler aracılığıyla planın hayata geçirileceği belirtilerek şu ifadelere yer verildi: ?Türban olayını bahane ederek üniversitelerde şiddet eylemeleri yapacak olan karşıt grup ilk ve en büyük eylemini ODTÜ´de yapacaktır. Üniversitelerdeki eylemleri ise lağvedilen Ülkü Ocakları yerine kurulan ´Korsan Ülkü Ocaklarındaki ekiplere yaptıracaklardır. Kurulan bu korsan ülkü ocakları amblemleri ve kullandığı temalara bakıldığında ülkücü çizgiden ziyade Müslüman-Ülkücü çizgide bulunacaktır. Kurulan bu korsan ülkü ocakları içinde özel timlerde görev yapan personelle (siyahlar) birlikte ileriyi göremeyen heyecanlı milliyetçi gençlerden oluşturulan yapılar şiddet eylemlerde kullanılacaktır. Ankara´da hali hazırda 80-100 kadar olan bu ekipten bazılarının Bolu bölgesinde bazı silahlı eğitimler almıştır.?

Kaos için hazırlanan dehşet planı şöyle işleyecekti:

Önce partinin kapatılacağı yönünde medyada yoğun olarak haberlerin çıkması sağlanacak. Ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ın kapalı kapılar ardında kapatma davasına vereceği tepki gizlice kayıt altına alınacak. Başbakan´ın sözleri kayıt altına alındıktan sonra Yalçınkaya öldürülecek. Cinayetin ardından failinin AK Parti olduğu yönünde kampanya düzenlenecek. Suikastı ´Siyah Kuvvetler´e bağlı bir infaz timi gerçekleştirecek. Siyah Kuvvetler´e bağlı infaz timi, ´Korsan Ülkücü Grubu? oluşturdu ve bazı gençlere silahlı eğitimi vermeye başladı. Bu kapsamda 100 kişi Bolu civarında silahlı eğitime tabi tutuluyor. (Kemal Gümüş / Star)

(10 Ocak 2013), son güncel.: (07 Mart 2013)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Flaş!!! Yeni kitabımız: Arınç suikasti

Arınç suikast belgesi MİT´den

Arınç´a suikast iddiası ve Kozmik aramalar

Kim bu siviller?

Tedavülden kalkan 100bin Meclis´te

TBMM: 100 bin özel harpçi var

TBMM: Derin güçler aktif

Özel Harp Dairesi ile ilgili manşetlerimiz

Özel Harp Dairesi sayfamız

TBMM: Terör Özel Harp işi

İşte kontrgerilla.com´un da katkı sunduğu Özel Harp Dairesi konulu TBMM raporu

Flaş!!! Özel Harp ve Ergenekon bombaları kardeş

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5057    yazdır/print




Arınç suikast belgesi MİT´den

Darbe komisyonuna MİT´in gönderdiği iki gizli belge, Özel Harp Dairesi bünyesinde kurulmuş olan ´Muharebe Arama Kurtarma´ biriminin bazı dönemlerde psikolojik harp için kullanıldığını gösteriyor. Birliğin, iç ve dış tehditlerin bertaraf edilmesi görevi kapsamına siyasi partilerin yıpratılması da giriyor. MİT´in gönderdiği belgelerden birinde ise, kaos amacıyla 2007 yılında Arınç´a ve ardından karşı cepheden Türkan Saylan´a suikast planlandığı iddiası yer alıyor. Hatırlanacağı gibi 2009 yılının sonunda Bülent Arınç´a suikast iddiasıyla başlatılan ve Özel Harp´in Ankara´daki merkezinde 26 gün süren kozmik aramalarla derinleştirilen bir soruşturma yürütülmekte.

09.01.2013 13:41 TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu´na, Milli İstihbarat Teşkilatı´nın (MİT) gönderdiği iki belge, adı geçmişte çok sık kontrgerilla faaliyetleri ile anılmış Seferberlik Tetkik Kurulu (STK) Başkanlığı -Özel Harp Dairesi (ÖHD)- bünyesindeki özel bir birimle ilgili çarpıcı bilgiler içeriyor. Komisyonun kozmik kasada sakladığı ´gizli´ ve ´çok gizli´ ibareli belgelerde STK bünyesinde, doğrudan Genelkurmay´a bağlı örgütlenmiş subaylardan oluşan Muharebe Arama Kurtarma´nın (MAK) devletin ihtiyacı dışında faaliyetlerde kullanıldığı ifade ediliyor. MİT ayrıca MAK´ta görev yapan 650 sivili de kod adlarıyla birlikte Meclis´e bildirdi. (1)

MİT´ten gelen ´gizli´ ve ´çok gizli´ ibaresi taşıyan belgeler komisyon raporuna konulmadı. Belgelerin ekine de MİT´e ´içerden´ yazılmış 6 sayfalık bir ihbar mektubu da konuldu. Meclis´teki kozmik kasada saklanan bu belgelere sadece komisyon üyesi milletvekilleri bakabiliyor ancak fotokopi dahi çekemiyor.

KONTRGERİLLA İDDİALARI DOĞRULANIYOR: SİYASİ PARTİLER YIPRATILACAK!

MİT, MAK´ta görev yapan 650 sivilin isimlerini, kullandığı kod adlarını ve telefon numaralarının olduğu listeyi de Meclis´e gönderdi. Türkiye genelinde MAK´ta görevli olduğu söylenen kişi sayısı da 4 bin olarak belirtiliyor.

HATAY´A ÖZEL LİSTE

MAK´ın hassas bölgelerde özel çalışma yaptığı da görülüyor. Bunların başında Hatay geliyor. Hatay´da ´korunacak´ kişi listesinde bazı siyasetçi, sivil toplum kuruluşu yöneticilerinin isimleri yer alıyor. ´Zararlı´ olarak belirtilen listede gayrimüslim ve BDP´lilerin isimleri var.

PARTİLERİ YIPRATMA GÖREVİ

MAK ve Seferberlik Tetkik Kurulu´nun bağlı olduğu Özel Kuvvetler´in görevi ´iç ve dış tehditlerin bertaraf edilmesi´ olarak tanımlanıyor. Belgelerden MAK´ın bu çerçevenin dışına çıktığı, egemen güçlerce istenmeyen siyasi partilerin yıpratılması gibi bir misyonu da üstlendiği anlaşılıyor.

ARINÇ SUİKASTİ

MİT´ten komisyona ulaşan bir bilgi ise oldukça dikkat çekici. Buna göre; MİT´in gönderdiği ihbar mektubunda 2007 yıllarına ait ´suikast planı´na da değiniliyor. Buna göre, kaos oluşturmak için ´derin yapı´ tarafından AK Parti´den dönemin cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül ile Bülent Arınç´a suikast planı yapılıyor. Toplumsal ´infial´ oluşturabilmek için ise karşı cepheden Cumhuriyet mitinglerinin mimarlarından Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı merhum Prof.Dr.Türkan Saylan ile bir CHP milletvekilinin öldürülmesi planlanmış.

SORUŞTURMA 3 YILDIR SÜRÜYOR

Hatırlanacağı gibi, 2007 tarihli bu ihbardan iki yıl sonra, 2009 yılı sonunda Bülent Arınç´ı takip ettikleri idiasıyla Ankara´da iki muvazzaf subay gözaltına alındı. Özel Harp Dairesi mensubu olduğu ortaya çıkan subayların polisi görünce ağızlarına attıkları bir kağıt parçasını yutmaya çalıştıkları, kağıtta Başbakan yardımcısı Bülent Arınç´ın oturduğu binanın adresinin yazılı olduğu tespit edildi. Arınç´a suikast hazırlığı iddiasıyla başlatılan soruşturma, Özel Harp Dairesi´nin Ankara´daki merkezinde 26 gün süren kozmik aramalarla derinleştirildi. Sadece hakimin görmesine izin verilen iki kozmik odadaki çok sayıda belgeye soruşturma konusuyla bağlantılı suç unsuru içerdiği gerekçesiyle Hakim Kadir Kayan tarafından el konuldu ve adli emanete kaldırıldı. Genelkurmay´ın belgelerin iadesi talebi mahkemece reddedildi. Bu belgelerden bazıları 28 Şubat soruşturması dosyasına da aktarıldı. Çok sayıdaki harddisk ise imajları alınarak mahkemece Genelkurmay´a iade edildi. Soruşturma kapsamında 8 Özel Harp Dairesi mensubu subay savcılıkça gözaltına alındı ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Bu subayların Ergenekon sanıklarıyla bağlantılarının belirlendiği de ileri sürüldü.

CİNDORUK´TAN GAF

Arınç´a suikast haberi ilk duyulduğunda başta DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal olmak üzere bazı siyasilerden suikast iddiasının düzmece olduğuna, hükümetin puan toplamak için bu senaryoları ortaya attığına yönelik iddialar geldi. Özellikle Cindoruk´un Suikast düzenlenmek istenirse çok insan var, en son sıra Arınç´a gelir açıklaması, bir siyasetçiye yakışmayan kabalıkta, şok eden bir gaf olarak değerlendirildi. Soruşturma sürecinde hakim ve savcıya mermili mektuplar ile yoğun tehditler geldi.

SUİKAST DEĞİL DE DARBE HAZIRLIĞI MI TESPİT EDİLDİ?

Kimilerine göre soruşturmada ulaşılan bilgilerde Arınç´a suikast hazırlığı değil, bir darbe hazırlığı ve bu darbenin gerçekleşmesinin hemen ertesinde gözaltına alınacak siyasilerin adresleri tespit edilmişti. Bu görüşü destekleyen iki ayrıntı bulunuyor. İlki, gözaltına alınan subayların üzerinden ve bilgisayarlarından başka AK Partili milletvekili ve bakanların isim ve adreslerinin de çıkmış olmasıydı.

Diğer ayrıntı ise, Arınç´a suikast ihbar belgesinin de tarihi olan 2007 yılında yeniden yapılandırılan Özel Harp Seferberlik Tetkik Kurulu´nun 12 adet olan Bölge Başkanlıkları´nın 2010 sonuna kadar iki katına çıkarılmasının kararlaştırıldığının ortaya çıkmasıydı. Zira tespit edilen diğer bir ilginç bilgi de her darbe öncesi Özel Harp Dairesi Bölge Başkanlıklarının sayısı arttırılmakta, darbe sonrasında ise azaltılmaktaydı. 1954 yılında 14 olan sayı 1960 Askeri Darbesi´ne kadarki dönemde 35´e kadar çıkarılmıştı. Darbeden hemen sonra düşürülen bölge başkanlığı sayısı 1980 İhtilali´ne giden süreçte yeniden 27´ye çıkarılmıştı. Ve Turgut Özal´ın girişimiyle 1988 ve sonrasında 13´e kadar düşürülen bölge başkanlıklarında ise 2007 yılında yeniden artırıma gidilmişti.

ESRARENGİZ KAMYON BOMBA ETKİSİ YAPTI

Soruşturmanın başlamasından 3 ay kadar sonra Ankara´da ihbar üzerine durdurulan bir kamyondan 940 el bombası çıktı. Kamyon, Özel Harp´e ait olduğunun anlaşılması üzerine serbest bırakıldı. Ancak seri numaraları alınan el bombalarına dair ilerleyen günlerde yapılan kriminal incelemeden şok bir sonuç çıktı. 940 el bombasından 317 tanesinin Ergenekon soruşturması kapsamındaki 12 olayda ele geçen bombalarla aynı seriden olduğu, Ergenekon´un yanı sıra değişik zamanlarda polis kayıtlarına girmiş 59 terör olayıyla da bağlantılı olduğu tespit edildi. İşte o döküm:

125 BOMBA ÜMRANİYE: Ergenekon soruşturmasını başlatan Ümraniye´deki 18 el bombasından iki tanesi kamyondaki 125 adet bomba ile aynı seriden.

130 BOMBA VATANSEVERLER: Vatansever Kuvvetler Birliği Hareketi operasyonu kapsamında Ahmet Cinali´de bulunan el bombası da kamyondaki 130 el bombası ile kardeş.

12 BOMBA YARBAY DÖNMEZ: Mustafa Dönmez´in Sakarya´daki yazlığında ele geçen el bombaları, kamyonda bulunan 12 bomba ile aynı seriden.

25 BOMBA ZİR VADİSİ: Kazılarda ele geçen 10 el bombası kamyonda bulunan 25 adet bomba ile aynı seri.

25 BOMBA POYRAZKÖY: Kazılarda ele geçen iki el bombası, kamyonda bulunan 25 adet bomba ile aynı seriden.

TRABZON: Özel Harekat Polisi Hasan Akyüz´ün evinde bulunan 8 el bombası, Kahramanmaraş Merkez Döngel Köyü´nde bulunan 1 el bombası, Antalya´da hırsızlık zanlısı Abdülvehhap Salman´da ele geçirilen el bombası da kamyondakilerle aynı seriden.

´ARINÇ SUİKASTİ´ KONULU KİTAP

Soruşturma 3 yıldır sürüyor. Niçin uzadığına ve ne zaman tamamlanacağına dair bir bilgi de bulunmuyor. MİT´in gönderdiği Arınç´a suikast iddiasını içeren belgenin soruşturma dosyasına konulup konulmadığı bilinmiyor. Arınç Suikasti, Kozmik Aramalar ve Özel Harp Dairesini konu edinen Ordu suikast düzenler mi? başlıklı kitabımız geçtiğimiz günlerde Paradoks yayınlarından piyasaya çıkmıştı. (2)

ORDU SUİKAST DÜZENLER Mİ?

Kitabımıza başlık olarak yukarıdaki cümleyi seçmemizin nedeni, Bülent Arınç´a suikast iddialarının arkasından Özel Harp Dairesi´nin çıkmasıydı. Ancak TBMM komisyonuna gönderilen belgelerde siyasi partilerin yıpratılmasının da Özel Harp´in görev kapsamına girdiğinin görülmesi aslında, devletin cinayet işletebileceğine dair yıllardır ileri sürülen kontrgerilla iddialarını daha da güçlendiriyor. Son olarak komutan cinayetleri adı verilen ve 1993 yılı boyunca başta merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal olmak üzere ona bağlı ekipte yer alan Jandarma komutanı Eşref Bitlis ve diğer bir çok yetkili ve etkili şahısların cinayet ya da şüpheli şekilde hayatlarını kaybetmesi olayında da bu derin güçlerin, diğer adıyla da kontrgerillanın rol oynadığı, ortaya çıkan çok sayıdaki somut delil ve bulgu ile giderek netleşmektedir. Komisyona gelen MİT belgesi iddiaları güçlendirici niteliktedir.

Özal ve diğer yetkililerin ölümleri, çeşitli illerdeki savcılıklar tarafından soruşturulmakta. Aralarındaki bağlantıları gösteren deliller üzerine savcılıklar dosya ve delilleri paylaşma kararı aldılar. Son örnek olarak Özal dosyasının bir sureti, Albay Çillioğlu´nun ölümü soruşturmasını yürüten Malatya savcılığına gönderildi. Savcılıkların bağlantılar üzerine paylaşıma gitmeleri, ´Bu kadar geniş ölçekte komplo kurulur mu hiç, devlet hiç böyle zan altında bırakılır mı, devlet bu kadar yetkilisini suikastle öldürür mü?´ diyenleri mahçup edecek gibi görünüyor.

SİYASİ PARTİLERİN YIPRATILMASI KONTRGERİLLA´NIN TEMEL GÖREVLERİNDEN

İtalya´da 1990 yılı sonunda patlayan Gladio skandalı, NATO´ya üye olmak isteyen tüm ülkelere bir şart kabul ettirildiğini ortaya çıkardı. O ülkelerin askeri yetkilileri ile gizlice yapıldığı anlaşılan antlaşma şartına göre; ülkelerin meclislerinden ve hükümetlerinden habersiz şekilde, ABD´nin CIA istihbarat örgütü öncülüğünde o ülkelerde gizli ve yarı askeri özel gerilla teşkilatları kurulacaktı. Özenle seçilmiş mensuplarına çok özel komando eğitimi verecek olan Kontrgerilla isimli bu teşkilatlar, bir Sovyet işgali durumunda cephe gerisinde Sovyet askerlerine ya da onların kurduğu sivil hükümetlere karşı sabotaj, bombalama ve suikastler dahil her türlü terör yöntemlerini kullanacaktı. Yıpratma amaçlı eylemler düzenleyecek, işgalciler bezdirilecek ve nihai süreçte ülke işgalden kurtarılacaktı. Bu hedef kağıt üzerinde anlaşılır, makul ve masum görünüyordu. Ancak Gladio skandalında İtalyan yargısının da açığa çıkardığı gibi sistem öyle işlemedi. İşgal beklenmeden kontrgerillalar harekete geçti.

Nato üyelerinde kurulan Özel Harp Dairelerinin kontrgerilla yapılanmaları, harekete geçmek için mantık yürütmeyle ilginç bir sonuca vardılar. Bir dış işgal olmadığı halde ülkeyi ilerleyen süreçte dolaylı olarak Sovyet etkisine sokacakları öngörüsüyle sol görüşlü hükümetlere karşı sanki işgal olmuş gibi harekete geçtiler. Yani resmi olarak işgalin beklenmesi gerekirken, sol görüşlü bir hükümetin iktidara gelmesinin de aslında işgalden farksız olduğuna, dolaylı olarak aynı sonuca varacağına hükmettiler. Hatta düşman ideoloji bir parti yoluyla siyaseten iktidara gelmese bile eğer iktidara gelebilme potansiyeline ulaşmış ise onu da aynı kategoriye soktular. Bu iki durumun gerçekleşmesi halinde, toplumu kaosa itmek, düşman siyasi harekete sempatiyi kırmak için örtülü kontrgerilla operasyonları düzenlenecekti. İtalyan yargısının resmen ortaya çıkardığı gerçek, solcular yaptı zannedilen bir çok terör eyleminin ordu ve devlet güçlerince düzenlendiği oldu. En kanlı terör eylemleri komünist hareketlerin en etkili olduğu Türkiye ile İtalya´da gerçekleşti.

Gladio skandalı sonrası bu örgütlerin her Nato üyesinde bulunduğu o ülkelerin yetkililerince resmen kabul edildi. Kimisi kontrgerilla teşkilatlarını tasfiye etti, kimisi ise barışçı amaçlara yönlendirdiğini açıkladı. Ancak bir tek Türkiye´de bu ´kontrgerilla´ teşkilatının varlığı Genelkurmay yetkililerince ısrarlı şekilde yalanlandı.

1980´li yılların sonuna doğru Doğu Bloku ve komünizm ideolojisi çöktü. Bu nedenle teşkilata Batı Avrupa´da ihtiyaç kalmadığı, Gladio skandalının kasıtlı olarak patladıldığı, örgütün bu şekilde tasfiye edildiği ileri sürüldü. Ancak Türkiye´nin Batı Avrupa´dan farklı bir özelliği vardı. Türkiye müslümanların çoğunlukta olduğu bir ülkeydi. Sol ideoloji kontrgerilla için tehlike olmaktan çıkmış olsa da İslami gelişmeler giderek yoğunlaşmaktaydı. Kontrgerilla örgütünü Türkiye´de 1970´li yıllarda ilk kez ortaya çıkartan kişi olarak bilinen emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan, Gladio skandalı üzerine yaptığı açıklamada, yeni hedefin İslam olduğunu açıkladı. (3)

Bu açıklama, aslında örgütün neden bir tek Türkiye´de reddedildiğini de gösteriyordu. Tartışmaların Türkiye´ye sıçraması, Özel Harp Dairesi´ne yönelerek giderek büyümesi üzerine bir basın toplantısı yapmak zorunda kalan Genelkurmay iddiaları reddetti. Ancak teşkilatı reddederken çok ilginç cümlelerle aslında varlığını doğruladı. Genelkurmay´ın açıklaması şu şekildeydi: ?Türkiye´de kontrgerilla olarak bahsedilen bir teşkilat yoktur. Özel Harp Dairesi yalnız antikomünist değildir. Din devrimine de karşıdır.? (4)

Bu açıklamayla birlikte o günlerde yoğun şekilde gündemde olan gençlik içinde İslami gelişmelerin ve başörtüsü taleplerinin devrim süreci olarak görüldüğü, Türkiye´de de bir İslam devrimi süreci yaşandığı ima edilmiş oluyordu. Türkiye´de kesinlikle kontrgerilla olmadığını iddia eden Genelkurmay bu açıklamasıyla, kontrgerilla olsa bile İslami devrim sürecine karşın örgütün gerekli olduğunu demeye getirmiş oluyordu. Çok ilginçtir ki 1990 yılı içerisinde 4 adete ulaşan ve birkaç aylık aralarla işlenmekte olan ve sırada kim var sorusuna yol açan laiklik suikastleri serisi Gladio skandalı üzerine 2 yıl boyunca kesildi, 1993 başındaki Uğur Mumcu suikastine kadar..

Kontrgerilla talimnameleri olarak adlandırılan ve ABD ordusundan aynen tercüme edilerek Türk ordusuna aktarılan Kara Kuvvetleri Sahra Talimnameleri, devletin kendi vatandaşlarına karşı cinayet işleyebileceğine dair önemli belgelerdir. Talat Turhan´ın ilk kez ortaya çıkardığı bu şok belgeler bir devletin ve ordusunun kendi vatandaşlarına karşı cinayetler işleyebileceğine en büyük kanıt olmayı yıllardır sürdürmektedir. 2008 yılında açılan Ergenekon ve bağlantılı davalarda peşpeşe ortaya serilen, son örneği Zirve katliamı davasında ortaya çıkan ÖZEL HARP´İN TSK İÇİNDEKİ GİZLİ YAPILANMASI TUSHADa dair delil ve bulgular ise ORDU SUİKAST DÜZENLER Mİ? sorusuna cevap niteliğindeki diğer kanıtları teşkil etmektedir. Tüm bu satırlardan hareketle, devletin iç düşman olarak nitelenen kendi vatandaşlarına karşı pekala suikast düzenleyebileceği anlaşılmakta, ?Ordu ya da devlet hiç kendi vatandaşlarını cinayetle öldürür mü?? sözünün ne kadar geçersiz olduğu, gayet net anlaşılmaktadır.

(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)

(1) Ömer Şahin, radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1115985

(2) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5028

(3) Zaman, 19 Kasım 1990

(3) talatturhan.com/makale-66.html

(4) Milliyet, 4 Aralık 1990

----------------------------------------------------------------------------------------------

O SUİKASTİ ÖZEL HARP DAİRESİ PLANLADI

12.01.2013 16:15 MİT´in Meclis´e gönderdiği raporda Özel Harp Dairesiyle ilgili gündeme bomba gibi düşecek bilgiler yer alıyor. MİT´in Meclis´e gönderdiği raporda, Özel Harp Dairesi´nin AKP´yi devirmek amacıyla Bülent Arınç ve CHP´li bir vekilin de içinde olduğu bir dizi suikast planladığı ifade edildi. MİT´in, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu´na gönderdiği rapordan, Özel Kuvvetler Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığı´na ait, AKP hükümetini devirmek için yapılacak harekât planı çıktı. Plana göre, 2007 yılında AKP´ye karşı kapatma davası açılması sağlanacak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ın kapatma davasının açılmasından sonra ev ve iş yerine yerleştirilecek dinleme cihazıyla Yargıtay savcısı hakkında konuşmaları ya da kapatma davasına ilişkin yorumları kaydedilecek, kaydedilen bu bilgiler internet ortamında paylaşılacak, paylaşıldıktan kısa süre sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı öldürülecekti.

BİR SAĞDAN BİR SOLDAN

Raporda, ülkede kaos ortamının yaratılması için Atatürkçü kimliği ile ön plana çıkan Türkan Saylan, Tuncay Özkan gibi isimlere yönelik suikast planları da yer alıyor. ?Bir sağdan bir soldan? anlayışıyla hazırlanan harekât planında Bülent Arınç´ın ve ismi tutanağa geçmeyen CHP´li bir vekilin öldürülmesi hedefleniyor. Bunların yanı sıra, Şırnak Güçlükonak´ta 11 köylünün öldürülmesi olayının Özel Harp tarafından yapıldığı, Hrant Dink cinayeti, Malatya´da Zirve Yayınevi baskını ve Trabzon´da Santa Maria Kilisesi Rahibi Andrea Santaro´nun öldürülmesinin de harekât planı çerçevesinde yapıldığı bilgileri belirtildi.

MİT´in, Özel Harp raporunda, 2007 yılı öncesinde, Özel Harp Dairesi Muhabere Arama Kurtarma (MAK) yapılanması ve bu kapsamda yapılan planlar anlatıldı. Bu planlar arasındaki AKP hükümetini devirmek ve darbeye zemin hazırlamak için hazırlanan harekât planında şunlar yer alıyor: 2007 yılında AKP´ye yönelik kapatma davasının Özel Harp bünyesinde öncesinden planlandığı belirtilen raporda, davanın açılmasının akabinde, görevlendirilecek kişiler tarafından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ın dinlenmesi çalışmalarına işaret ediliyor. Plana göre, Erdoğan´ın ev ve ofisine yerleştirilecek dinleme cihazları veya görüntülü kayıt sistemiyle partisinin kapatılmasına yönelik eleştirel ve sert sözleri, Yargıtay Savcısı hakkındaki düşünceleri kaydedilecek, bu kayıt daha sonra internet sitelerine servis edilecek ve kamuoyunun bu bilgileri duyması sağlanacaktı. Kayıtların düşmesinden bir müddet sonra da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı´nın öldürülmesi olayı gerçekleştirilecekti. Planlara göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı´nın öldürülmesinden sonra, tıpkı eski darbelerde olduğu gibi hedefler hem sağdan hem de soldan seçilecek, böylelikle ülkede kaos ortamı yaratılmış olacaktı. Bu kapsamda Atatürkçü kimliği ile ön plana çıkan Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Türkan Saylan ve Tuncay Özkan´a karşı imam hatip mezunu öğrenciler kışkırtılacak, bu öğrencilerin Saylan ve Özkan´ı kınayan yürüyüş ve eylemler yapması sağlanacak ve akabinde her ikisine de suikast düzenlenecekti. Öte yandan, sağ kesimden Bülent Arınç ve ismi tutanaklara geçmeyen bir CHP´li vekilin harekât planı çerçevesinde öldürülmesine yönelik planlar raporda yer aldı. Kaos ortamının ve gerginliğin artması için bazı STK ve İnsan Hakları Derneği (İHD) başkanları ve üyelerine yönelik suikast planları da MİT raporuna yansıdı.

Özel Harp olayları

Raporda, Özel Harp tarafından yapıldığı ifade edilen olaylar ise şöyle sıralandı: - 15 Ocak 1996´da Şırnak´ın Güçlükonak İlçesi´nde 11 sivil vatandaşın öldürülmesi olayı... MİT, bu olayın İstanbul´da görülen bir davada yüzbaşı rütbesinde olan bir kişinin mahkemeye verdiği ifadesinde kapsamlı şekilde yer aldığını belirtti. Bu ifadenin içeriğine dair bilgilere raporda özetle yer verildi. - Hrant Dink suikastı. Trabzon´daki yapılanmanın görevleri arasında sıralandı. - Zirve Yayınevi Katliamı (Malatya´da bulunan İslamî tarikatların kışkırtılması ve birer şiddet örgütüne dönüştürülmesi, bu kapsamda Zirve olayının gerçekleştirilmesi) - Trabzon´da Santa Maria Kilisesi Rahibi Andrea Santaro´nun ölümünün harekât planı çerçevesinde yapılması - 2006 yılındaki Trabzon´da TAYAD (Tutuklu Aileleri Yardımlaşma Derneği) üyelerine yönelik linç girişimi - Trakya bölgesinde görevli profesörler aracılığıyla Bulgar ve Sırp öğrencilere burs verilmesi ve bu vasıtayla yapılacak espiyonaj faaliyetleri.

MİT raporunda eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt´ın imzalayarak Özel Harp´e gönderdiği harekât planlarına ilişkin yazışmalar da yer aldı. MİT raporunda, MAK yapılanması da ayrıntılarıyla anlatıldı. Yeşiller, Beyazlar, Turuncu ve Siyahlar olarak ayrılan gruplar şöyle tanımlandı: Yeşiller: 100 kişiden oluşan, görevli oldukları bölgelerdeki istihbarat çalışmaları yürüten kadro. Bu kadro, bölgelerinde bulunan ve ön plana çıkan kişilere ait tüm bilgileri toplamak, bu bilgileri kuruma aktarmakla görevli. Beyazlar: Özel Harp´in yer altı örgütlenmesi. Bu kişiler asker ve sivillerden oluşan bir grup. Gerekli olduğu dönemlerde ortaya çıkarak verilen görevleri yerine getirmek üzere uykuda bekliyorlar. Turuncular: Özel Harp bünyesinde görev yaparken yüz kızartıcı suçlardan dolayı atılan isimler. Bu isimlerin, bulundukları illerdeki Özel Harp görevlileri tarafından takip edildiği ve bu şekilde kontrol altında tutulduğu ifade ediliyor. Siyahlar: Özel Harp bünyesinde görev yapan eğitimli ve özel birlikler. Bunlara Özel Harp gerillaları adı veriliyor. Siyahlar, Beyazlar ve Yeşiller olarak toplamda 2 bin 500 kişi görev yapıyor. Özel Harp bünyesindeki görev dağılımı ise şöyle: Trabzon, Hatay ve Malatya olarak üç merkezden idare ediliyor. Bu illerin koordinesi üç asil, bir yedek üye olarak tabir edilen kişilerce sağlanıyor. Bunun dışında aktif olarak çalışmaların yürütüldüğü diğer iller arasında, il ve ilçeler dâhil olmak üzere Çanakkale, Muğla, İzmir, İskenderun ve Hatay vadisinin tamamı, kısmen İstanbul ve Ankara yer alıyor.

Özel Harp, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı´nı öldürmeyi planlıyordu

MİT raporunda AKP´ye açılan kapatma davasının Özel Harp´in işi olduğu ve davayı açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı´nın da öldürülmesinin planlandığı yer aldı. Plana göre, Erdoğan´ın ev ve ofisine yerleştirilecek dinleme cihazları veya görüntülü kayıt sistemiyle partisinin kapatılmasına yönelik eleştirel ve sert sözleri, Yargıtay Savcısı hakkındaki düşünceleri kaydedilecek, bu kayıt daha sonra internet sitelerine servis edilecek ve kamuoyunun bu bilgileri duyması sağlanacaktı. Kayıtların düşmesinden bir müddet sonra da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı AKP´ye kapatma davası açacak ve savcı da öldürülecekti.

Arınç´a suikast da Özel Harp´in işi çıktı

Darbeleri Araştırma Komisyonu´na gönderilen MİT raporunda, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç´a Özel Harp tarafından suikast planları hazırlandığı yer aldı. 2009 yılında Arınç´ın Ankara Çukurambar semtindeki evi yakınlarında ihbar üzerine bir Albay ile bir Binbaşı gözaltına alınmış, Arınç´ın evinin adresi ve krokisi olan bir kağıdı da yutmak istedikleri öne sürülmüştü. Albay E.Y.B ve Binbaşı İ.G. delil yetersizliğinden serbest bırakılmıştı. Arınç ise kısa süre önce bu olay için şunları söyledi: ?Savcılık, 19 Aralık 2009´daki olay sonrası soruşturma açtı. Ancak üç yıldır ne dava açıldı ne de takipsizlik kararı verildi. Ben de sonucu merakla bekliyorum. Ben bunun bir suikast girişimi olduğunu düşünmüyorum. Bence bu bir gözetlemeydi. Evimin gözetlendiği ama sadece bununla kaldığı, arkasından ne yapılmak istendiğini bilmiyorum. 8 kişinin mahkemeye sevk edildiği, 3´ü hakkında tutuklama beşi hakkında salıverilme istendiği ama hepsinin salıverildiğini gazetelerden okudum.?

Meclis´e gönderilen MİT raporlarında 15 Ocak 1996´da, Şırnak Güçlükonak´ta 11 köylünün öldürülmesinin Özel Harp´in operasyonu olduğu belirtildi. Köylülerin bulunduğu minibüs silahlı bir grup tarafından durdurulmuş ve kimliği belirlenemeyen bu kişilerce kurşun yağmuruna tutulduktan sonra yakılmıştı. Genelkurmay Başkanlığı, saldırının 15 Aralık 1995´te tek yanlı ateşkes ilan eden PKK´nın eylemi olduğunu ileri sürdü. PKK ise iddiaları reddetti. Olaydan 13 yıl sonra dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Adnan Ekmen, katliamı PKK´nın değil JİTEM´in gerçekleştirdiğini açıkladı. (Taraf)

(09 Ocak 2013), son güncel.: (12 Ocak 2013)

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

Flaş!!! Yeni kitabımız: Arınç suikasti

Kim bu siviller?

TBMM: Derin güçler aktif

TBMM: 100 bin özel harpçi var

ARINÇ´A SUİKAST İDDİASI VE KOZMİK ARAMA MANŞETLERİMİZ

Özel Harp Dairesi ile ilgili manşetlerimiz

Özel Harp Dairesi sayfamız

TBMM: Terör Özel Harp işi

İşte kontrgerilla.com´un da katkı sunduğu Özel Harp Dairesi konulu TBMM raporu

Flaş!!! Özel Harp ve Ergenekon bombaları kardeş

Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap

http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5055    yazdır/print




ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
63.579.541